
Theo’ya Mektuplar (Vincent Van Gogh)
Vincent Van Gogh’un, Paris’te bir galeri yöneticisi olan kardeşi Theo’yla dertleştiği mektuplarında, renk tutkusuyla dolu bir ressamın yaşam savaşına ve yaratıcılık uğruna gösterdiği özverilere tanık oluyoruz. Van Gogh’un, başta Gauguin olmak üzere, çağdaşı ressamlarla yakın ilişkilerine de ışık tutan Theo’ya Mektuplar, hayatı boyunca şiddetli ruhsal sarsılmalarla boğuşmuş sanatçının daha yumuşak ve coşkulu yönünü ortaya çıkarır.
Bu ünlü yapıtın, Azra Erhat derlemesi ve çevirisini yeniden yayınlamaktan kıvanç duyuyoruz.
Üstteki paragraf kitabın arka kapağından… Bir süredir resim sanatı ile ilgilendiğimden kitabı görünce ilgimi çekti ve aldım. Bana göre dip not sevmediğim halde bu kitapta dip not olsaydı dedim açıkçası. Kimi mektupların tarihi belli iken kimilerinin tarihsiz olması acaba sıkıntı yaratır mı diye düşünsem de sanki birer yap boz gibi parçalar yerine oturuyor. Mektupları okurken dönemin ünlü yazarların, ünlü ressamların adları geçtikçe keyif veriyor. Bununla birlikte tanımadığım ressamlar da vardı ve küçük bir internet gezintisi ile yeni bilgiler de edinmiş oldum. Buhranlı bir hayat, acıklı bir son… Bir mektubunda ki şu cümleleri beni derinden etkiledi… ”Ama ne yapayım ki satılmıyor resimlerim. Yine de bir gün bu resimlerin, harcadığımız boyanın ve uğruna feda ettiğimiz benim ne de olsa cılız hayatımın değerinden daha üstün bir değer taşıdıkları görülecektir.”
