
İstanbul Hatırası (Ahmet Ümit)
Byzantion’dan İstanbul’a uzanan, heyecan yüklü bir serüven…
Sarayburnu’nda, Atatürk heykelinin ayaklarının dibinde bir ceset. Avuçlarında antik bir para… Ama ne bu ceset son kurban, ne de bu antik para son sikke… Yedi kurban, yedi hükümdar, yedi sikke, yedi kadim mekan. Ve tek bir gerçek: Bu şehrin gizemli tarihi.
“Şehre bakıyorduk denizden. Sisler içindeydi İstanbul… Sisler içinde deniz… Sisler içinde teknemiz. Sultanahmet’in minareleriydi görülen, Ayasofya’nın kubbesi, Topkapı Sarayı’nın kuleleri. Hiç yağmalanmamış, yıkılmamış, kirletilmemiş gibiydi şehir. Bembeyaz bir sisle örtülmüştü doğa, ne varsa görüntüyü çirkinleştiren. Güneş doğmadan bir anlığına beliren bir hayal gibi… Büyülü bir bulut gibi… Bir masal imgesi gibi… Yeni kurulmuş bir kent gibi… Taze bir başlangıç gibi… Genç, umutlu, güzel…
İstanbul’a bakıyorduk denizden. Ölülerimizin yüzlerine bakıyorduk… Onların gözlerindeki kendi kederimize. Çaresizliğimize bakıyorduk, avuçlarımızda büyüyen zavallılığa, kanımızda filizlenen korkaklığa… Elimizden alınan hayata bakıyorduk… Güneşli günlerimize, umut dolu sabahlara, eğlenceli bahar akşamlarına… Sönen anılarımıza bakıyorduk, ölen hayallerimize, yıkılan düşlerimize… Sönen anılarımızı, ölen hayallerimizi, yıkılan düşlerimizi yükleyip yorgun bir şilep gibi bizden uzaklaşan şehrimize… Şehrimizle birlikte yitirdiğimiz kendimize bakıyorduk…”
561 sayfalık kitapta heyecan hiç eksilmeden, hem kentimizin tarihine yolculuk edecek hem de bilgi sahibi olacaksınız ve kitabın nasıl bittiğini anlayamayacaksınız.
