
Dizboyu Papatyalar (Tomris Uyar)
Biz iki çeşit biliriz kadınları, rahat ederiz; orospularla hanım hanımcık olanlar. Orospuları iyi tanırım bak. İş icabı. Merdiyle kancığını bir bakışta ayırt ederim. Aman vermemecesine hem, yerine göre. Hanımları pek bilmem ama herhal evlerinde oturur, dikiş dikerler, un elerler efendicağzıma, çocuk doğururlar falan. Sonra salça yapar, tarhana serer. “Hakların En Güzeli” adlı öyküden.
Tek canlılar, akvaryumun uğultusu içinde dönüp duran kırmızı balıklardı. Feride Hanım, onların yaşamaya ve dövüşmeye olan sıla özlemlerini gidermek için yosunları andıran plastik otlar, plastik bir dalgıç, plastik bir su değirmeni koymuştu akvaryuma. Bir yitiği daha göze alamazdı artık. Bunlar elinin altındaydılar, hiç değilse, bir yere gidemezlerdi. “Şen Ol Bayburt” adlı öyküden..
Sekiz adet öykü bulunan kitabın iki öyküsünden yukarıda alıntı yaptım. Aşağıda arka kapağı okuyabilirsiniz.
Hangi sınıftan gelirlerse gelsinler, yaşadıkları baskılara boyun eğmeyen bireylerle onların uyumlu sınıfdaşlarının kişilik ve değer çatışmalarını bulacağınız Dizboyu Papatyalar’da Tomris Uyar’ın yalın, süssüz anlatım biçimi ve kendine özgü kurgusu kendini hissettiriyor. İlk kez 1973 yılında yayımlanan Dizboyu Papatyalar, edebiyatımızın kalıcı yapıtları arasında.
“Dili bilmesek bile anlıyoruz, çünkü Akdeniz’in ortak dili bu. ‘Dizboyu Papatyalar’ anlamına da gelebilir, ‘Daha yığınla çocuk var doğurulacak, yığınla çocuk bezi, don, erkek çorabı var yıkanacak’ anlamına da. ‘Seni seviyorum, hadi hoşça kal, bir gün o kıyı kahvesinde yanına çöküp dostça iki kadeh içebilme isteğim baskın geliyor’ anlamına da…”
Bu zor zamanlarda en güzel şey bence okumak. ? Öykülerin hepsi birbirinden ilginçti.
