
Nasrettin Hoca Fıkraları (Eflatun Cem Güney)
Yel Üfürdü, Su Götürdü
Hoca Merhum:
“Bunca zaman İstanbul’un taşını, toprağını çiğnedi de, bir güne bir gün, bir kayık sefası sürmedi.”
Demesinler diye, atlar kayığın birine… Doğrusu tekne de sefa sürecek tekne ya! Kürt çalıp, çingen oynuyor; içlerinde dümenciden daha rahatı yok. Hoca bu! Ne eder, eder, dümencinin gönlünü eder, geçer dümenin başına. Hani öyle, dümenden falan anladığı yok ya, Allah’tan olacak, yel üfürür, su götürür, kazasız, belasız yanaşacakları kıyıya yanaşırlar ama, nerde var, nerde yok, bir dalga gelir; kayığın kaburgasına öyle bir çarpış çarpar ki, tık der, karaya oturur. Gayrı yolculardaki telaşı görmeyin, her kafadan bir ses çıkar:
“Ne yaptın be adam, ne diye elinin hamuru ile böyle işlere karışırsın?” diye ileri, geri ederler.
Hoca, kaşlarını çatar:
“Be yahu, der; benim bir şey yaptığım, yapacağım yok; görmüyor musunuz, deniz tükendi!”
Bilmeyen yoktur sanırım bir iki Nasrettin Hoca Fıkrası. Yukarıdaki de kitaptan seçtiğim biri….
