İnce Memed -3- (Yaşar Kemal)


İnce Memed -3- (Yaşar Kemal)

Kimi yıllar Çukurovaya bahar birdenbire iner. Çiçekler tomurcuklar, kuşlar, arılar, böcekler, otlar birdenbire bastırır. Ilık güneş, apaydınlık ortalığı doldurur. Kurdu kuşu, börtü böceği, yılanı karıncasıyla bütün yaratık yuvalarından dışarıya uğrayıp şaşkın, telaşlı, yeni, taze bir dünyaya kavuşmanın sevinci içinde yumuşacık toprakta gezinirler. Akdenizin üstünden yekinen parça parça ak bulutlar, ovanın toprağına koyu, pul pul gölgelerini bırıkarak Toros dağlarına giderler. Ve birdenbire, nereden geldiği belirsiz yağmurlar yağar. Ortalığı seller götürür. Sular taşar, yörelerine sapsarı milleri yayarak Akdenize deli bir hızla akarlar, mavi suyu kırmızıya boyarlar. Keskin, mor kayalıkların aralarında ışıltılı sarı çiğdem çiçekleri açar, sarvan kurmuş sarı çiğdemlerin bir ulu bahçesi olur dağlar. Ve binbir çiçekle, kokuyla nennilenirler. Turaç sesleri gelir durmadan, kuytulardan, bucaklardan. Ovanın insanları, bahar böyle birdenbire patlayınca küskün, kınalı cerenleri beklerler. Eskiden, aşağıdan, çölden, bahar gelince binlerce kınalı ceren akardı ovaya, kırmızı yalımlar gibi sünerek, Anavarzadan Kozan altına, oradan Tarsus düzlüğüne, Yüreğir toprağına, oradan Payasa, Osmaniye altına, oradan Dumluya sürülerle dolaşırlardı. Ve Çukurovalılar, atlarını ceren kovarak denerlerdi. En soylu at, binicisine en çabuk ceren yakalayan attı. Çukurovanın kır atları ta Asurlulardan bu yana soyunu korumuş, ününü getirmişti.

Çukurovaya böyle birdenbire gelen baharlarla birlikte Akdenize de taze, pırıl pırıl maviler inerdi.

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.