
Zulüm (Maksim Gorki)
Han ile Oğlu
“Vaktiyle Kırım’da, adına Moseylem-el-asvap derler bir Han ile, Tolayk Algalla adında bir de oğlu vardı…”
Sırtını boz renkli bir çınar gövdesine yaslayan kör bir Tatar dilenci, zengin anılarla dolu Kırım Yarımadası’nın dilden dile dolaşan masallarından birini anlatıyor ve yüzyılların alaşağı ettiği Han sarayından artakalan taşlara oturan bir grup Tatar da can kulağıyla onu dinliyordu. Akşam ha bastırdı ha bastıracaktı; güneş usul usul denize gömülüyor, yıkıntıları kuşatan yeşilliklerden süzülen kızıl ışıklar, sarmaşıkların saldırısına uğramış yosunlu taşlara çarpıyordu. Rüzgar yaşlı çınarlar arasında uğulduyor, yapraklar tatlı tatlı hışırdıyordu.
Kör dilencinin yorgun sesi hafifçe titriyordu; suratı taştan yontulmuşcasına durgun ve kırış kırıştı, çukura kaçmış gözlerinde huzurdan başka bir şey okunmuyordu; ezbere bildiği sözler birbiri ardı sıra dudaklarından döküldükçe geçmiş günlerin zengin ve görkemli görüntüleri dinleyicilerin gözleri önünde bir bir canlanıyordu.
