
İnsancıklar (Fyodor Dostoyevski)
Kıymetli Varvara Alekseyevna;
Dün mutluydum; fazlasıyla, derecesiz mutluydum! Demek, bir kerecik olsun, sözümü dinlediniz inatçı kızım. Uyandığım zaman akşamın sekiziydi galiba; (bilirsiniz anacığım, daire dönüşü bir iki saat kestirmeyi severim.) Mum aldım, kağıt hazırladım, kalemi yontarken, birdenbire, gözlerimi kaldırıverdim. Kalbim o anda küt küt atmaya başladı vallahi! Demek, benim şu zavallı kalbimin isteğini anladınız. Baktım, penceredeki perdenin ucu, geçenlerde ayarladığım şekilde kıvrılmış, kınaçiçeği saksısına iliştirilmişti. Pencereden yüzünüzün gelip geçtiğini de görür gibi oldum. Siz de odanızdan bana bakıp, beni düşünüyormuşsunuz gibi geldi. Sevimli yüzünüzü iyice seçemediğime nasıl üzüldüğümü bilseniz! Bir zamanlar biz de iyi görüyorduk. İhtiyarlık maskaralık yavrum! Şimdi bile gözlerim bulanıyor. Geceden biraz fazla yazı yazınca sabah gözlerim kızarıp sulanıyor, adeta alemden utanıyorum.
Şu anda hayalimde, birdenbire, tebessümünüz parladı meleğim; içten, iyilik dolu tebessümünüz… İçimde, tıpkı sizi öptüğüm zamanki gibi bir his uyandı. Varenka, sizi öpüşümü hatırlar mısınız meleğim? Hatta; bilmem, belki de bana öyle geldi, pencerenizden beni tehdit eder gibi parmak salladınız… Öyle mi yaramaz? Mektubunuzda hepsini bir bir yazmayı ihmal etmeyin, emi?

Buradaki bölümü okuyunca bu kitabı özlediğimi hissettim. En kısa zamanda tekrar okuyacağım. Bazı kitaplar tekrar tekrar okunmalılar bence. Bittiğinde; niye bitti diye üzüldüğüm kitaplardan biridir İNSANCIKLAR.