
Hacı Murat (Tolstoy)
1851 Kasım’ıydı. Hacı Murat, soğuk havanın hakim olduğu bir akşamüstü, üzeri tezek dumanıyla kaplanmış bir Kafkas köyüne yaklaşıyordu.
Müezzinin tiz sesi henüz susmuştu. Tezek kokusu sinmiş temiz dağ havasında, birbirine bitişik halleriyle arı eteklerine benzeyen evlerin avlularından sığır böğürmeleri, koyun melemeleri yükseliyordu. Köyün aşağısında kalan çeşmeden ise; kadın, erkek ve çocukların oluşturduğu kalabalığın bağırışları geliyordu.
Hacı Murat, Ruslara karşı yaptığı savaşlarda gösterdiği kahramanlıklarıyla ün salmış Şeyh Şamil’in naibiydi. Atlıları arasında hep kendi sancağı ile dolaşırdı. Ama bu kez yüzünü bir kukuletayla iyice örtmüştü. Kepeneğinin altından tüfeğinin ucu görünüyordu. Yanına adamlarından yalnızca iki kişiyi almıştı. Kendini saklamaya çalışarak yürürken, keskin gözleriyle de yoldan geçen köylüleri süzüyordu. Köyün ortasına geldiğinde sola, dar bir yola saptı. Tepenin yamacında, bir yanı tepeciğe iyice yaslanmış ikinci evin önünde durup çevresine bakındı. Evin önündeki sundurmada kimse yoktu.
Kitabın başlangıcını yukarıda aktardım.
1896 – 1904 yılları arasında yazılıp 1912 yılında basılan “Hacı Murat”, Şeyh Şamil’le ters düşüp yollarını ayırmış olan efsanevi Kafkas kahramanı Hacı Murat’ın gerçek ve ibret dolu yaşam öyküsüdür.
