Gulyabani (Hüseyin Rahmi Gürpınar)


Vakitsiz şeytanminaresine çıkan bodur müezzin ne okur?

Gulyabani (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

Hanımnineden Yazara Mektup
Bey Oğlum!
Romanlarınızı seve seve okuyanlardan biri de benim. Hele bazılarını defalarca okudum. Ve hala da canımın en sıkıntılı zamanlarında okur, size dua ederim. Fakat darılmayınız bir iki şikayetim var. Meşrutiyetimizden sonra daha güzel, daha eğlenceli eserler okumaya hazırlanırken vaziyet pek umduğum gibi çıkmadı. Düşünme tarzımız değişti. Lisanımız hemen hemen bambaşka bir şey oldu. Alafrangalaştı, inceldi. Bu değişim az çok sizin eserlerinizde de hissedildi.

Cevap
Muhterem Hanımefendi Hazretleri,
Hayranım siz hanımninelerimi memnun etmek için imkansızı mümkün kılmak cüretine kalkıştım. Fakat bu zor işe teşebbüs ettiğimde çektiğim müşkülatı tarif edemem. Çünkü ömrümde cin, peri görmedim. İnsana çeşit çeşit cilveler gösteren bu hayat, şimdiye kadar beni bir dev, gulyabani, bir çarşamba karısı görme veya onlarla sohbet etme saadetiyle şereflendirmedi. Böyle bir lütuf göstermedi.

Bir hünsa varmış. Kah erkekliği galip gelirmiş, kah kadınlığı. Bu hünsanın bir tarafı erkekle öbür tarafı kadınla evlenmiş. Bu erkek kadın birbirine ne düşüyorlamış? Elinin körü… Yeme beni… Yerim seni… Çörekotu çömlek götü… Manda… Kıı… Küt… Pat… Geber yat… Aman etme darılırım… Gıdıklama bayılırım… Dayanamam sarılırım.

Yukarıda kitaptan alıntıları okudunuz. Aşağıda kitabın arka kapağındaki açıklamayı okuyabilirsiniz.

Muhsine geçimini sağlamak üzere şehrin epey dışındaki bir köşke hizmetçi olarak gider. Bu “netameli” köşkün sakinleri arasında çalışanları ve delirdiği söylenen zengin hanımının yanı sıra türlü çeşit periler, yaratıklar, bir de gulyabani vardır. Muhsine, sonunda öldürülmek, delirmek, iyi saatte olsunlara karışmak ihtimalleri olmasına rağmen merakını susturamaz ve kapalı kapıların ardına geçer.
Hüseyin Rahmi cin, peri, cadı gibi doğaüstü varlıkları konu edinerek masalın romana, romanın masala dönüştüğü bir teknikle halkın batıl inançlarını ele alır. Ve bizi bütün bu tuhaf yaratıkların, garip mahlukatın ötesinde yaptıklarıyla daha şaşılası, daha acayip bir varlıkla tanıştırır: İnsanla.
Baştan sona heyecanla okunan Gulyabani, o devir İstanbul halkını bütün özellikleriyle yansıttığı gibi bilmeceleri, tekerlemeleri, mahalli kelimeleriyle de Türkçenin en güzel örneklerini barındırır.

Ben çok beğendim, eğlendim. Keyif aldım. Tavsiye ederim. 🙂

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.