
Ekmeğimi Kazanırken (Maksim Gorki)
Bölüm -1-
İşte buradayım – bir çırak. Şehrin ana caddesindeki şık bir ayakkabı dükkanındaki ‘çocuk’ yani.
Patronum, uykulu yüzlü, dişleri yeşile çalan, şiş gözlü, küçücük bir yaratık. Bana körmüş gibi geliyor, bu kanımı sağlamama umuduyla ona surat ediyorum.
O da bana yavaş ama kesin bir sesle “Somurtma” diyor.
Bu bulanık gözlerin beni gördüklerini düşünmek canımı sıkıyor ve buna inanmıyorum da -belki de usta benim somurttuğumu sadece tahmin ediyor.
Patron kalın dudaklarını güçlükle oynatarak, daha yavaşça “Surat etmemeni sana bir kez daha söylemiştim.” diye diretiyor.
“Şu ellerini de kaşıma artık.” Kuru fısıltısı sanki sürünerek beni izliyor. “Unutma, şehrin ana caddesindeki birinci sınıf bir dükkanda çalışıyorsun. Çırak dedğin kapıda ‘alesta’ durmalıdır.
Alestanın ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yok, dirseklere kadar lekeler ve yaralarla kaplı ellerimin, kollarımın kaşıntısını da bir türlü durduramıyorum, kaşıntı derimin altını acımasızca oyuyor.
Patron ellerime bakarak, “Memleketinde ne iş yapardın?” diye soruyor.
