Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Stefan Zweig)


Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Stefan Zweig)

Tanınmış roman yazarı R., dağlara yaptığı üç günlük dinlendirici bir geziden sabahın erken saatlerinde tekrar Viyana’ya döndüğünde ve garda bir gazete aldığında, tarihe şöyle bir bakar bakmaz o günün doğum günü olduğunun farkına vardı.

…/. R. kayıtsız bakışlarla gelenleri gözden geçirdi, birkaç zarfı, gönderenler ilgisini çektiği için açtı; el yazısı yabancı gelen ve epey kalın gözüken mektubu ise bir kenara ayırdı.

…/. Yabancı ve huzursuz bir kadın elinden çıkma, acele kaleme alınmış yaklaşık iki düzine sayfaydı, mektuptan çok bir müsveddeye benziyordu. R. elinde olmaksızın bir defa daha, acaba içinde açıklayıcı bir yazı kalmış mıdır diye, zarfı yokladı. Fakat zarf boştu ve kağıtlar gibi onun da üstünde ne bir gönderici adresi ne de imza vardı. Tuhaf, diye düşündü R. ve mektubu tekrar eline aldı. “Sana, beni asla tanımamış olan sana,” diye yazılmıştı en üste, bir hitap, bir başlık yerine.

…/… Mektuptan:

Bağışla, bağışla beni sadece bu defaya mahsus olmak üzere yapıyorum, bir daha asla, asla yapmayacağım. Bu konuda on bir yıl sustum ve pek yakında artık sonsuza kadar susmuş olacağım; ama bir defa olsun haykırmak, evet, bütün mutluluğum olmuş olan ve şimdi şuracıkta artık nefes almadan yatan çocuğun bedelini ne kadar ağır ödediğimi bir defa olsun anlatmak zorundaydım. Oysa unutmuştum o saatleri, çocuğumun gülüşleriyle ve sesiyle, mutluluğumun içinde çoktandır unutmuştum; ama şimdi, o öldüğü için, acı tekrar canlanıyor, ve ben onu haykırarak ruhumdan çıkarmak zorundaydım, bu defalık, sadece bu defa için.

Kitabın başlangıcından ve mektuptan alıntı yaptım yukarıda. İnsan psikolojisinin ne kadar çok çeşitliliği olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor..

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.