Hasret (Canan Tan)


Hasret (Canan Tan)

Keskin’de bir akşam vakti

Güneş yorgun bedenini Keskin’in üzerinden sıyırıp dinlenmeye çekilirken, gecenin diri soluğu arnavutkaldırımlı sokakların üzerine perde perde inmekteydi. Gün boyu tarlalarda, bahçelerde, zeytinliklerde, üzüm bağlarında ter dökmüş toprak işçileri, ırgatlar, ameleler bir an önce evlerine varmanın telaşı içindeydiler. Ticaretle uğraşan tüccar ve esnaf kesimi ise, bir işgününü daha tamamlamış olmanın huzuruyla dükkanlarının kepenklerini indirip aceleci adımlarla evlerinin yolunu tutuyorlardı.

Gündüzün cıvıltısı, gecenin sükunnetine devrediyordu nöbeti. Ak karaya, aydınlık karanlığa doğru doludizgin yol alırken, saygın ve itibarlı ailelerin yüksek duvarlarla çevrili evlerinin önünde akşam namazında yakılıp sabah namazına kadar yanık bırakılacak kandiller, kimi güçlü kimi ölgün ışıklarıyla, karınca kararınca yollarını aydınlatıyordu gelip geçenlerin. Bu kandillerden belki de en büyük ve en gösterişli olanı, Cerid Aşiret Beyi Hacı Ali Bey’in iki katlı görkemli evini ve geniş bir araziye yayılmış cennet misali bahçesini dış alemden soyutlayan demir kapının üzerinde duruyordu.

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.