El Kızı (Orhan Kemal) 2


El Kızı (Orhan Kemal)

Şehrin elektrikleri boydan boya yandı. Müthiş bir fırtına vardı, yer yerinden oynuyordu. Telefon tellerinde melanj, kalabalık simsiyah bulutlarda şimşek, gök gürültüsü. Çocuklar korkunun dehşetinden büyümüş gözleriyle annelerine sarılmış kopacak kıyamete dair büyüklerinden neler işitmişlerse onu yaşıyorlardı: Kıyamet!

Herhalde kıyamet de böyle kopacaktı!

Pervazlarda parçalanan rüzgar soğuk ve sertti. Derinden derine denizin uğultusu geliyordu. Milyonlar, belki de milyarlarca ton ağırlığındaki karanlık sular kudurmuştu. Limanda demirli vapurlar bile telaştaydı.

Bir ara liman meyhanesinin kapısı açıldı. Dışarıya peşin sigara dumanı yüklü sarı bir ışık vurdu, sonra koca bıyıklı bir balıkçı reisi çıktı. Adamın kuru, kupkuru yüzünde endişe, keder… Kapıdan birkaç dım attı. Durdu. Daha fazla gidemeyeceğini anlamıştı.Rüzgar bildiği gibi değildi, şakası yoktu. Geri dönerken, bir darbe ile kasketini başından kaptı. Reis, savrulan kasketinin peşinde. Rüzgar her ikisini de kuru birer çınar yaprağı gibi önüne katıvermişti. Tekerlenen kasket denize tam uçacaktı ki, adamın çevik bir hareketi. Ayağıyla basmıştı kaskete. Eğilip aldı, başına geçirdi, meyhaneye döndü.

Buz gibi hava iliklerine işlemişti. Meyhanenin sıcak havasında üstüste titreyerek, az evvel kalktığı masaya tekrardan geçip oturdu.

Masada üç kişiydiler. Üçü de balıkçı reisi. Üçünün yüzlerinde de endişe, keder. Canları ne rakı içmek istiyor, hatta ne de konuşmak. Ağızlarını bıçaklar açtığı yok. Balıktan, uşaklardan geçmişler, motörleriyle kayıklarını düşünüyorlar.

Motörleriyle kayıkları battıysa ya?

Dışarı çıkıp dönen:

– Yaşım altmış. Bu meretin böylesine kudurduğunu bilmem, dedi.

Yüz kiloluk biri olan karşısındaki cevapladı:

– Ben de.

Kocaman bir somunu hatırlatan yüzünü etli avucuyla sıvazladı.

Üçüncü adam, avurtları avurtlarına geçmiş, yetmişlik, ama hala sırım gibi:

– Bir devrin behrinde, diye başladı, Sultan Hamidi sani zamanında da…

Kayalıklarda yeni bir patlama!

Sözünü düzeltti:

– Ama bu ondan da beter…

– Beterin beteri dedikleri olmalı!

Meyhanenin karanlık camlarına korkuyla bakıyorlardı. Camlar bir an aydınlanıp karardı. Arkasından müthiş bir gök gürültüsü.

Şişman reis:

– Karakola mı gitsek ne yapsak? teklifinde bulundu.

Ötekiler bel bağlamayan gözlerle baktılar:

– Ne var karakolda?

– Belki bir haber vardır.

– Ne haberi olacak? bu belalı günde karakolun neden haberi olabilir? Rüzgar bütün dünyayı tutmuş. Adamı alıp götürüyor. Karakolun ne haberi olacak?

Müthiş roman, işte böyle başlıyor. Bilmem ki hatırlayan var mı?


Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

2 yorum “El Kızı (Orhan Kemal)

  • İrfan

    Orhan Kemal’in El Kızı bizim yaş grubumuzda okumayan yoktur sanırım. Ama yeni nesil belki dizi filmini izlemiştir. Ama eskimeyen kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum. Kitap merakı olanlara yaşları ne olursa olsun tavsiye ederim.

  • Rüveyde

    Orhan Kemal gelmiş geçmiş en iyi Türk yazarlardan biri. Bu roman El Kızı izlediğimiz birçok dizinin de kaynağı sanırım. Çok beğenerek ve bir çırpıda okuduğum kitaplardan.