Yolların Başlangıcı (Amin Maalouf)
Asıl büyük hedefi, “Doğu’nun Batı’yı yakalaması ve -neden olmasın- geçmesine olanak sağlamak”tı; daha azı değil!..
Bizim şu Doğu halkının hiçbir eksiği yok, Tanrı’ya şükür hiçbir kusuru yok; tek kusuru, bilgisizliği. İnsanların büyük çoğunluğu, ne yazık ki, bu hastalığa tutulmuş duruda. Belirtileri de çeşit çeşit: Bitip tükenmeyen tartışmalar, çatışmalar, sinsilik ve ikiyüzlülük, aldatma ve ihanet, şiddet ve cinayet… Bu hastalık çaresiz değil; üstelik ilacını da herkes çok iyi biliyor: Bu ilaç, gerçek bilgidir!
Geçmiş, kaçınılmaz olarak bölük pörçüktür, kaçınılmaz olarak yeniden kurgulanır, yeniden yaratılır. Orada, yalnızca bugünün gerçeklerinin hasadı yapılabilir. Bugünümüz geçmişten doğduysa, geçmişimiz de bugünden doğmuştur. Gelecek de bugünkü soysuzluklarımızın hasatçısı olacak.
Kitaptan kısa alıntılar yaptım yukarıda; aşağıda da arka kapağı okuyabilirsiniz. Amin Maalouf benim çok severek okuduğum yazarlardan biridir. Hala okumadıysanız tavsiye ederim.
Göçenler, kalanlar, tartışmalar, aşklar söylenceler, din değiştirmeler, küskünlükler, bağışlamalar, gerçek insanlar…
Yazar annesinden aldığı, titizlikle saklanmış aile belgeleriyle dolu bir bavuldan hareketle kendi ailesinin olduğu kadar insanlığın da yakın geçmişine ışık tutuyor. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu ve Atatürk’e ilişkin çok ilgi çekici yorumlar da içeren kitapta iki kahraman öne çıkıyor: Maalouf’un dedesi Butros ve dedesinin kardeşi Cebrail. İki kardeşin yazışmalarından ortaya çıkarılan olay örgüsü, göçebe ruhu, ülküleri, koşulları, koşullar karşısındaki farklı insan tutumlarını küçücük notlardan ya da uzun araştırmalardan aydınlığa kavuşturup Beyrut’tan Küba’ya uzak anakaraları birleştiriyor. Yolların Başlangıcı sürgündeki yazarın tek yurduna, ailesine adadığı bir aşk şarkısı.