
Martin Eden (Jack London)
O akşam Martin hiç okuma yapmadı. Hafta boyunca günlük gazete görmemişti ve tuhaf biçimde görmek de istemiyordu. Haberlerle ilgilenmiyordu. Herhangi bir şeyle ilgilenemeyecek kadar yorgun ve bitkindi; yine de eğer saat üçte işi bitirirlerse cumartesi günü öğleden sonra çıkıp bisikletiyle Oakland’a gitmeyi planlıyordu. Yol yetmiş mildi ve Pazar öğleden sonrasını aynı yoldan geriye dönerek geçirirse ona kalan zamanda ancak yeni bir haftanın çalışması için dinlenebilecekti. Trenle gitmek daha kolay olurdu ama gidiş dönüş iki buçuk dolardı ve o para biriktirmek konusunda kararlıydı.
O sabah birkaç hafta öncesinden yazmayı tasarladığı ve o zamandan bu yana doğmak için ısrarlı haykırışlarıyla onu rahatsız eden bir öyküye başladı. Bunun gerçek dünyada, gerçek koşullar altında, gerçek karakterleri ele alan canlı bir deniz öyküsü, yirminci asra ait bir serüven ve aşk masalı olacağı açıktı. Ama öykünün akışının altında başka bir şey vardı -öyle ki satır aralarını okumayan okurlar bunu asla sezemeyecek ama bu onların öyküye ilgisini ve aldıkları keyfi asla azaltmayacaktı da.
Kitaptan iki kısa bölüm aktardım yukarıda; aşağıda kitabın arka kapağını okuyabilirsiniz.
Jack London (1876 – 1916), kitapları yabancı dillere en çok çevrilmiş Amerikalı yazarlardan biridir. ABD’nin hemen her yerini gezdi. İktisadi bunalımın doğurduğu güç koşullarla karşı karşıya kaldı, bir süre hapis yattı ve 1894’te militan bir sosyalist oldu. Martin Eden’de anlattığı gibi, yazar olabilmek için büyük bir iyimserlik ve enerjiyle çalıştı.
Martin Eden, hayatı denizcilikle geçen 19 – 20 yaşlarında, kenar mahallede yetişen bir gençtir. Tesadüfen, zengin sınıftan bir kızla tanışır, hayata bakışı, hayatı değerlendirmesi tamamen değişir. Bu olay, yaşantısında bir dönüm noktasıdır. O güne kadar olan yaşantısını bir kalemde silip yeni bir ideale doğru koşar. Bu, genç kızı elde etme aşkıdır. Yapacak bir mesleği yoktur, ünlü bir yazar olmak ister. Tek amacı, çok para kazanmaktır. Yazdığı her kelimeyi bile dolar olarak görür. Çevresi hızla daralır, dostları kaybolur, ulaşmak istediği sınıfla arası, okuduğu her kitapla biraz daha açılır. Yazma konusundaki bilgi ve deneyimi arttıkça, zengin sınıfı temsil eden insanların basit, yapmacıklı ikiyüzlü olduklarını görüp bunalımı girer. Ve olaylar sürprizli bir şekilde devam der…