Biri, Hiçbiri, Binlercesi (Luigi Pirandello)


Ben birisiyim ama kim? Kim?

Biri, Hiçbiri, Binlercesi (Luigi Pirandello)

İkinci Kısım 9. Bölümden Bulut ve Rüzgâr

Ah, bir taş misali, bitki misali bilinçsiz olsak. Adımızı bile hatırlamasak! Şu çimenlerin üstüne uzanın, ellerinizi başınızın altında birleştirin ve masmavi gökyüzünde bir yelken gibi süzülen, göz kamaştıran beyaz bulutlara bakın. Kestane ağaçlarının arasından esen rüzgârın sesini dinleyin. Denizin dibi gibi.

Bulut ve rüzgâr.

Ne dediniz? Eyvah eyvah! Bulut? Rüzgâr? Şu yoğun mavi boşlukta seyreden, parlak şeyin bulut olduğunu daha önceden de biliyor muydunuz? Bildiğinizi biliyor muydunuz? Kafanızı kaldırıp bakıyor muydunuz ona? Onlar ne olduklarını biliyor mudur? Taş ve ağaç biliyor mudur ne olduklarını? Burada yapayalnızken.

Bulutu biliyorsunuz, sevgili dostlarım, bu konuda beceriklisiniz. Şimdi de bulutun suya döndüğünü (evet, neden olmasın), sonra suyun da buluta döndüğünü düşünün. Güzel, aynen böyle. Bu yaklaşımın basit bir fizik kuramı olduğunu açıklamam yeter mi? Ama size, bütün bunların neden ve niçin olduğunu açıklamak mı? Allah muhafaza.

Beşinci Kısım 7. Bölümden Aynı Anda Kendi Kendime Diyordum ki

(Ah Tanrım, kendilerinin, ne gördüğünü bilmeyen gözlerim tarafından izlendiğini görünce yarattıkları güvenli alan yerle bir olmayacak mı aniden?

Durup yıllarca aynı ustalıkla aynı işi yapan bir kişiye baksanız, böyle bakıyor olmanızdan yaptığını anlamadığınızı, daha da kötüsü, yaptığında bir hata olabileceğini düşünmez mi ve bu kafa karışıklığı, kafasında yarattığı güveni sarsmaz mı? Bizi gördüğüne dair bir emaresi olmayan veya daha da kötüsü bizim gördüğümüzü görmeyen iki alıcı gözden daha sarsıcı ne olabilir ki!

“Niye öyle bakıyorsun?”

Yazık ki hiç kimse, aslına tam da böyle, yalnızlığın verdiği dehşet dolu gözlerle birbirimize bakmamız gerektiğini fark edemiyor.)

Yukarıda kitaptan kısa alıntılar yaptım. Aşağıda kitabın arka kapağını okuyabilirsiniz. Kitap mükemmel insanın bakış açısını değiştirebilecek kadar etkileyici.

“Yirminci yüzyılda üç yazar huzursuzluğumuzu, acılarımızı ve korkularımızı en iyi şekilde dile getirdi. Bunlar Piradello, Kafka ve Barges’tir.” – LEONARDO SCIASCIA

Her şey adamın aynaya bakıp da ters giden bir şey olduğunu fark etmesiyle başladı. Karısının da belirttiği üzere burnu bir parça yamuktu. Dahası iş orada bitmiyordu, şimdi kendini en baştan var etmesi, bunun için de şöyle bir kendine yabancılaşıp uzaktan bakması gerekiyordu bu yabancıya. Bu istemsiz keşfi sonrasında rahat hayatı bir anda altüst olan Vitangelo Moscarda içinde barındırdığı diğer benliklerin peşinde ne mizahtan ne de dramdan yoksun bir maceraya atıverdi kendini.

Nobelli yazar Pirandello’nun yazması uzun yıllarını alan şaheseri Biri, Hiçbiri, Binlercesi önyargılar üzerinde yükselen toplumda bireyin bağımsız bir kimliğe, özgürlüğüne kavuşması üzerine, yanılsamalarla dolu bir anlatı.

  •   

Bir yorum ekleyin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.